Memur-Sen: Mevcut kanun ve toplu sözleşme düzeneği yetersiz
Memur-Sen ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi tarafından organize edilen ve 4-5 Nisan’da gerçekleştirilen 4688 Sayılı Kanun ve 10. yılında Toplu Sözleşme Kongresi’nin sonuç bildirgesi açıklandı....
ŞANLIURFA
-Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) tarafından açıklanan bildirgede,
4688 sayılı Kanun’un gelinen noktada artık kamu görevlileri ve emeklilerinin
sorunlarını çözmede, beklentilerini karşılamada yetersiz kaldığı ifade
edilirken çözüm önerilerine de yer verildi.
Kamu görevlileri sendikacılığının niteliğini ve kamu görevlilerinin kazanımlarını artıracak bir toplu sözleşme düzeneğinin oluşturulması için Memur-Sen ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi tarafından düzenlenen 4688 Sayılı Kanun ve 10. Yılında Toplu Sözleşme Kongresi 2 günde 19 farklı sunumun yer aldığı 6 oturumla son buldu.
Toplu sözleşmenin masaya yatırıldığı kongrenin sonuç bildirgesi Memur-Sen tarafından kamuoyuna açıklandı. 4688 Sayılı Kanun ve 10. Yılında Toplu Sözleşme Kongresi’nin sonuç bildirgesinde mevcut kanunun ve toplu sözleşme düzeneğinin yetersizliğine vurgu yapılırken kamu görevlilerinin memnuniyetini artıracak bir toplu sözleşme için çözüm önerileri paylaşıldı.
4688 Sayılı Kanun ve 10. Yılında Toplu Sözleşme Kongresi Sonuç Bildirgesi’nde yer alan tespit ve çözüm önerileri şu şekilde:
“1995 yılında yeniden anayasal teminat altına alınan kamu görevlilerinin sendikal örgütlenme hakkı, 2001 yılında 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’yla hak ve uygulamalar bakımından yasal zemine kavuşmuştur. 4688 sayılı Kanun; anayasal düzenlemeler, yasal değişiklikler, yargı kararları ve fiili durumlar itibariyle birçok değişiklikten sonra bugünkü şeklini almıştır.
Toplu sözleşme hakkının olmadığı, 2001 ve 2010 yılları arasında dokuz defa gerçekleştirilen toplu görüşmeler sonucunda taraflar arası eşitliğin gözetilmediği, uzlaşılan konuların dahi uygulamaya esas alınmadığı bir sistemin sürdürülemezliği görülmüş, bunun üzerine Memur-Sen’in mücadelesiyle 2010 Anayasa Değişikliği Referandumu sonucunda kamu görevlileri Toplu Sözleşme hakkı elde etmiştir.
4688 sayılı Kanun’da 4 Nisan 2012 tarihinde yapılan yasal değişiklikle “toplu sözleşme” hakkı uygulama alanına sahip olmuştur. 2012 yılından bugüne, ikisi uzlaşmazlıkla dördü mutabakatla sonuçlanan altı toplu sözleşme müzakeresi gerçekleştirilmiştir. 10’uncu yılını geride bıraktığımız 4688 sayılı Kanun’un ilk günden beri ifade edilen sorunları ve eksikleri nedeniyle geldiğimiz noktada artık kamu görevlileri ve emeklilerinin sorunlarını çözmede, beklentilerini karşılamada yetersiz kaldığı görülmektedir. Bu nedenle Kanun’un tümüyle gözden geçirilmesi, evrensel ilke ve normlarla uyumlu hale getirilmesi için çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Sendikalar demokrasinin vazgeçilmez kurumlarıdır. Sendikal hak ve özgürlüklerin temel güvencesi de demokrasidir. Bu çerçevede örgütlenme, özgür toplu pazarlık ve grev hakkı demokratik toplumun gereklerindendir. Türkiye’de demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlemesi sendikal hak ve özgürlüklerin birbirinden ayrılmaz biçimde verilmesiyle mümkündür. Bu nedenle ülkemizde vesayetin geriletilmesi ve demokrasinin daha ileriye seviyeye ulaşması için kamu görevlilerinin sendikal hak ve özgürlüklerinin önündeki engeller de kaldırılmalıdır.
Tüm bu hususlar dikkate alınarak, Memur-Sen Konfederasyonu ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ortaklığıyla 4-5 Nisan 2022 tarihleri arasında Memur-Sen Genel Merkezinde gerçekleştirilen “4688 Sayılı Kanun ve 10. Yılında Toplu Sözleşme Kongresi”nde her biri alanında uzman akademisyen, sendikacı, bürokrat ve hukukçular tarafından sunulan tebliğlerde öne çıkan tespit ve öneriler Memur-Sen ve AYBÜ tarafından değerlendirilerek aşağıdaki sonuçlar Kongre’nin Sonuç Bildirisi olarak belirlenmiştir.
Kapsamı, tarafları, süresi, işleyişi, grevsiz toplu pazarlık anlayışıyla mevcut toplu sözleşme sistemi sürdürülebilir değildir. Uluslararası norm ve kararlarla uyumlu bir toplu sözleşme sistemine geçilmeli, 4688 sayılı Kanun taraflar arası eşitliğe, evrensel ilkelere uyumlu hale getirilmelidir.
Gerçek
anlamda toplu sözleşme için sendikal haklar üçlüsünü oluşturan örgütlenme,
toplu pazarlık ve grev hakkı birbirinden ayrı düşünülemeyecek bir bütündür. Bu
nedenle grev hakkı kamu görevlilerine tanınmalı ve toplu pazarlık sürecinde
etkin kullanımı sağlanmalıdır.
Geçmiş
dönemlerde elde edilen kazanımlar ile ILO yetkili organlarının kararları
dikkate alınarak, toplu sözleşmenin kapsamına mali ve sosyal haklar yanında
“özlük hakları ve çalışma şartları” da dâhil edilmelidir.
Örgütlenme
özgürlüğü kapsamında sendika üyesi olmayı tercih etmeyen veya yetkili sendikaya
üye olmayan kamu görevlileri, toplu sözleşme hükümlerinden yetkili sendikaya
“dayanışma aidatı” ödeyerek yararlanmalıdır.
Türkiye’nin
demokratikleşme ve özgürleşme noktasında ortaya koyduğu irade ve değişim
dikkate alınarak, uluslararası normlar ve ILO yetkili organlarının kararlarıyla
uyumlu olacak şekilde sendika üyesi olamayacak kamu görevlilerinin kapsamı
daraltılmalı, örgütlenme hakkının kapsamı genişletilmelidir.
Kamu
görevlisi emeklilerinin toplu sözleşme kapsamından daha geniş çerçevede
yararlanması için sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı, en son
görev yaptıkları kurumun/kuruluşun dâhil olduğu hizmet kolunda kurulu sendikaya
üye olabilmeleri sağlanmalıdır.
Toplu
sözleşmede taraflar arası eşitlik ilkesi gözetilmeli, toplu sözleşme teklifi
sunma yetkisi sadece yetkili konfederasyona ve sendikalara verilmeli, toplu
pazarlık kamu idaresi ve yetkili konfederasyon/sendika arasında
gerçekleşmelidir.
Tekliflerin
topluca görüşülmesi usulü yerine, genel toplu sözleşme ve her bir hizmet koluna
ilişkin toplu sözleşme teklifleri ayrı ayrı görüşülmeli, toplu sözleşme
görüşmeleri sadece Ağustos ayı içerisine sıkıştırılmamalı, istişarelerin
sağlıklı yapılması için süre sınırı kaldırılmalıdır.
Çözüm
üretmeye elverişli yapının oluşturulması için Kamu İşveren Heyeti Başkanı ve
temsilcileri belirli olmalı, tekliflerin ilgili kurumlarca
değerlendirilebilmesi için kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri üst düzey
olmalı ve sayısı artırılmalıdır.
Toplu
Sözleşme Görüşmelerinde, görüşmelerin şeffaflığı ve kararların bağlayıcılığı
için toplantı tutanakları gündelik olarak tutulmalı, Kamu Görevlileri Hakem
Kurulu toplantı tutanaklarını esas alarak hareket etmelidir.
Kamu
Görevlileri Hakem Kurulu yapısı ve üye dağılımı yetkiyi esas alacak şekilde
adil, eşit ve tarafsız olmalı, Hakem Kurulu Başkanı belli olmalı, Kurul’da
bulunanlar seçme usulüyle belirlenmemelidir.
Hakem
Kurulu görüşmeleri toplu sözleşme görüşmelerinden bağımsız olmalı ve süresi 5
günle sınırlandırılmamalı, Hakem Kurulu’na üzerinde mutabakata varılamayan
tutanaklar gönderilmeli, Hakem Kurulu tutanakları esas almalı, uzlaşılan
konular tekrar görüşülerek süre ziyan edilmemelidir.
Çözüm
üretme kapasitesinin yüksek olduğu KPDK ve KİK gibi sosyal diyalog
mekanizmalarının kapsamı genişletilmeli, işlevselliği artırılmalı, toplanma
aralığı süresi düşürülmeli, toplantılara katılacak kurumlar belli olmalı,
alınan kararların komisyonlar marifetiyle yürütülmesi ve denetlenmesi
sağlanmalıdır.
Kamu
idaresi, konfederasyon/sendika yönetici ve temsilcilerinin çalışma yerlerini,
ilgililerin istekleri ve dayanağı açık kanun hükmü olmadıkça değiştirmemelidir.
Toplu
Sözleşme hükümlerinin uygulanması noktasında oluşacak tereddütler, sadece toplu
pazarlığın bir tarafı olan kamu işvereni tarafından yorumlanmamalı, toplu
sözleşmenin diğer tarafı olan yetkili konfederasyon/sendikanın dahil olacağı
komisyon tarafından tereddütler giderilmelidir.
Kanun’a
toplu sözleşmenin uygulanmamasına neden olan durumları bertaraf edecek cezai
müeyyideler eklenmeli, hükümlerin uygulanmasını kısıtlayacak ve engelleyecek
uygulamalardan kamu işvereni kaçınmalı, toplu sözleşme özerkliği gereği toplu
sözleşme hükümlerinin tam ve eksiksiz uygulanmasını sağlayacak hususlar bizatihi
sözleşmede yer almalıdır”.
BİHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.