Urfa kentsel dönüşümde sınıfta kaldı
Şanlıurfa, ülkenin fay haritasına bakıldığında orta riskli olarak görülen grupta yer alıyor. Uzmanlar, belediyelerin kentsel dönüşüm noktasında yeterli adım atmadığını vurgulayarak Urfa’nın depreme hazırlık noktasında sınıfta kaldığını belirtiyor....
ŞANLIURFA - Türkiye, dünyanın en etkin deprem kuşaklarından
birinde yer alıyor. Bu nedenle depreme karşı alınacak önlemler, deprem anında
ve deprem sonrasında yapılması gerekenler hakkında vatandaşların bilgilendirilmesi,
farkındalık ve güvenli yaşam kültürünün oluşturulması büyük önem arz ediyor. Toplumda deprem bilincinin oluşturulması ve
depremlere karşı hazırlıklı olunması amacıyla her yıl 1-7 Mart tarihleri
Deprem Haftası olarak kutlanıyor.
Türkiye fay haritasına bakıldığında ülkedeki riskli bölgeler
5 gruba ayrılıyor. Bu gruplardan 1’inci sırada yer alanı yüksek riskli, 5’inci
grupta yer alan bölge ise düşük riskli olarak belirtiliyor. Şanlıurfa ise orta
riskli olarak görülen 3’üncü grupta yer alıyor.
Şanlıurfa’da da kentsel dönüşüm kapsamında bugüne kadar bin
500’den fazla binanın tasfiye edildiği ve birçok ilçede riskli yapıların tespit
edildiği belirtiliyor.
AÇAR: “URFA SINIFTA KALMIŞ DURUMDA”
Şanlıurfa Şehir Plancıları Odası Başkanı Mehmet Selim Açar, Bizim Haber Ajansı'na (BİHA) yaptığı açıklamada, 2006 yılından önce yapılan binalarda risk bulunup
bulunmadığının kanun gereği tespit edilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Belediyelerin bu noktada eksiklikleri bulunduğuna işaret eden Açar, “Urfa’nın
en büyük sıkıntısı planlama konusundaki eksiklikler, belediyelerimiz kentsel
dönüşüm konusunda bir adım atmış değil. Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı
olmasına rağmen Büyükşehir Belediyesi’ne ait herhangi bir adımda atılmış değil.
Kentsel dönüşümde maalesef Urfa sınıfta kalmış durumda” diye konuştu.
“Urfa’nın deprem master planı da yok” diyen Açar, sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Herhangi bir deprem durumunda insanlarımızın
toplanabileceği yerleri incelediğimizde bu alanların yetersiz olduğu görülüyor.
Ortak toplama alanları neredeyse yok. İlla başımıza deprem gelince mi can
kayıpları yaşanınca mı yapılması lazım?”
“EN BÜYÜK İŞ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNE DÜŞÜYOR”
Açar, Urfa’nın yanı başında Adıyaman’ın Samsat ilçesinde
birinci derecede depremler gerçekleştiğine vurgu yaparak, bu depremlerin
etkisinin Urfa’da yaşanma ihtimalinin çok yüksek olduğunu kaydetti. Açar,
şunları söyledi:
“Başımıza geldikten sonra harekete geçmenin bir anlamı yok.
Bizim bir an önce hazırlık yapmamız gerekiyor. Bu noktada en büyük iş
Büyükşehir Belediyesine düşüyor. Bir an önce Kentsel Dönüşüm Daire
Başkanlığı’nın etkin bir şekilde kullanması gerekiyor. Çöküntü bölgeleri ve
riskli bölgeleri tespit edip bu bölgelerde yapılarda dönüşümleri bir an önce
sağlaması gerekiyor ki vatandaşlarımız güven ve huzur içinde yaşamlarını
sürdürsünler.”
Urfa genelinde genellikle Bahçelievler bölgesi ile Eyyübiye
ve Yenişehir taraflarında tehlikeli yapılarla karşılaşıldığına dikkati çeken
Açar, 20-25 sene öncesinden tüm binaların değerlendirilmesi gerektiğini ifade
etti. Açar, “İlk önce yapı stoklarının depreme dayanıklılığını ölçmek
gerekiyor, deprem master planı gerekiyor, yani herhangi bir deprem planında
yapılacak eylemlerin sıralamasında bunları içeren bir planlama olacak. Yapı
stoklarını denetleyecek, risk durumunu çıkarıp depreme ne kadar dayanıklı olup
olmadığının tespiti yapılmalı. Bir an önce kentsel dönüşüm ile alakalı harekete
geçilmesi gerekiyor” uyarısında bulundu.
Kentsel Dönüşüm Uzmanı Zeki Yıldırım ise Şanlıurfa’da
özellikle Yapı Denetim Kanunu’nun çıkmasından önceki yapıların büyük bir
kısmının deprem açısından riskli durumda olduğunu anlattı.
YILDIRIM: “ALINAN KARARLAR UYGULAMAYA GEÇMİYOR”
Kentte 35, 40, 50 yıllık binalar da bulunduğuna dikkati
çeken Yıldırım, o dönemdeki yapım teknikleriyle bugünün teknolojisi arasında
ciddi farklar olduğundan bu binaların tamamının deprem açısından risk
taşıdığını kaydetti. Bahçelievler, Bamyasuyu, Yenişehir bölgelerinin büyük
kısmı ile Karaköprü ilçesinin 2011 öncesi yapılmış binalarının deprem riski
taşıdığını belirten Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eyyübiye, Haleplibahçe, Süleymaniye, Akşemsettin gibi
yerlerde gecekondular çok olduğundan tamamı risk altında ve bir an önce
planlanarak oralara kentsel dönüşüm planlaması yapılması şart. Büyükşehir Belediyesi’nin
rezerve alan olarak, riskli alan olarak ilan ettiği yerler var fakat bunlar
uzun süre önce alınmış kararlardı. Bununla ilgili eylem planı, dönüşümüyle
ilgili çalışma henüz yok. Bazı yerler yıkıldı ama yıkılan yerler yıkıldığı gibi
kaldı. Kentsel dönüşüm gerçekleşmedi. Maalesef alınan kararlar uygulamaya
geçmiyor.”
“BELEDİYELERİN BİR AN ÖNCE SORUMLULUK ALMASI LAZIM”
Lisanslı şirketlerinin bugüne kadar tespit ettiği riskli
yapı sayısının 2 bini geçtiği bilgisini veren Yıldırım, depremi önlemenin
mümkün olmadığını ama depremi sıradan bir doğal afet olayına
getirebileceklerini vurguladı. Yıldırım, şunları söyledi:
“En başta şehir planı yapılırken gözetilecek hususlar var.
Örneğin dere yataklarına imar verilmeyecek, yapılaşmaya uygun yerlere imar izni
verilecek, diğer yerlere yapılamayacak. Depreme uygun binaların yapılması
gerekiyor. Kontrol ve denetimler gerçekleşerek, depremi sıradan doğal bir afet
olayına dönüştürülebilir. Devlet aslında üzerine düşeni yapıyor, yönetmelik ve
yasa anlamında yapıyor ama uygulamada hala ciddi sıkıntılar var. Denetim
mekanizmalarının sağlıklı olarak işletilmemesinden kaynaklı imar edilen yapılar
maalesef ki çok uzun ömürlü olmuyor. Dolayısıyla burada denetim mekanizmasının
hak ettiği şekilde yapılması gerekiyor.”
Depremin ülkenin bir gerçeği olduğunu kaydeden Yıldırım, “Riskli
yapıların bir an önce yok edilip riskli yapı stoku yerine sağlıklı, güvenli,
yapı denetimli, konforlu, estetik yapıların imar edilmesi gerekiyor, bunun için
de yerel yönetimlerin özellikle belediyelerin bir an önce sorumluluk alması
lazım. Bu sürece katkıda bulunmaları gerekir” diye konuştu.
BİHA
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.