Halkların Demokratik Partisi (HDP), Kocaeli Milletvekili Ömer Gergeroğlu’nun vekiliğinin düşürülmesi ve partinin kapatılma davasıyla ilgili Urfa HDP İl Binasında basın açıklaması düzenledi. Gerçekleştirilen basın açıklamasına parti üyeleri, Özgürlük için Hukukçular Derneği Şanlıurfa Şubesi, İnsan Hakları Derneği Şanlıurfa Şubesi, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Büro Emekçileri Sendikası, Tarım Orman Çevre ve Hayvancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası, Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası, Yaşam Evi Kadın Dayanışma Derneği, Emek Partisi ve Şanlıurfa KHK Dayanışması katıldı.
Basın açıklamasını okuyan Özgürlük için Hukukçular Derneği Urfa Şubesi Başkanı Avukat Ali Arslan şu ifadelere yer verdi:
“1945 yılında çok partili hayata geçildikten sonra birçok parti çeşitli gerekçeler gösterilerek kapatılmıştır. Çok partili yıllara ilk geçildiği dönemlerde, partiler, genellikle “kominizim propagandası yaptıkları” veya “dini siyasete alet ettikleri” gerekçesiyle kapatılmıştır. Yine, 1961 Anayasasına göre de benzer gerekçelerle beş parti kapatılmıştır. 1980 darbesi sonrası birçok partinin faliyetleri askıya alınmıştır. Türkiye siyasi tarihinde geçmişten bugüne onlarca siyasi parti siyasi faaliyetleri ya da parti programları gerekçe gösterilerek kapatılmıştır. Parti kapatmalarıyla en fazla karşı karşıya kalanlar ise mevcut iktidarın şu anda gelmiş olduğu siyasi gelenek ve Kürt siyasal hareketidir. Kürt siyasal hareketinden sonra parti kapatmalarıyla yüz yüze kalan, yine mevcut iktidarın gelmiş olduğu siyasi gelenek olmasına rağmen iktidar siyasi geçmişinden ders çıkarmayarak 2021 yılında dahi 6 milyon seçmenin oyunu alan, Meclisin üçüncü büyük partisi HDP’nin kapatılması için yargıya emir ve talimat vermekten çekinmemektedir.
Çözüm süreciyle, yıllardır süren çatışmalar son bulmuş, ancak iktidar tarafından Dolmabahçe mutabakatının yok sayılmasıyla beraber, çatışmalar tekrar başlamış ve arkasından çoğunlukla Kürt seçmenin oylarını alan HDP, tabiri caizse günah keçisi seçilerek illegalize edilmiştir. Çözüm sürecinin bitmesiyle başlayan çatışma ve şiddet ortamında tüm diyalog ve çözüm önerileri, yine mevcut iktidar tarafından görmezden gelinmiştir. İktidar küçük ortağı MHP ile beraber yargı ve medya eliyle demokratik siyaseti ve toplumsal muhalefeti bastırma yolunu tercih etmiştir. İktidar yürüttüğü savaş ve nefret siyaseti ile ülkeyi yönetmeye çalışırken, kendini var etmenin ayakta tutmanın bir yolu olarak da HDP’yı krimialize etme ve HDP’yi tasfiye etme siyasetine devam etmiştir. HDP, hukuki operasyonlar denilen ama esasında siyasi soykırım operasyonu olarak yürütülen, yargıyla ve medyanın ortaklaşa kurdukları kumpaslarla ilagalize edilmiş ve en nihayetinde kapatılmasına için dava açılmıştır.
Çözüm süresinden günümüze kadar HDP üzerindeki baskı artarak devam etmiş seçilmiş belediye başkanları masumiyet karinesi hiçe sayılarak kesinleşmiş bir mahkumiyet kararları olmaksızın görevden alınmış ve yerlerine kayyım atamaları gerçekleştirilmiştir. Evrensel hukuk ilkeleri ve Anayasa hiçe sayılarak seçmenin iradesine açık bir saldırı olarak nitelendirebileceğimiz kayyım atamaları sadece birkaç belediye ile sınırlı kalmamış, HDP’nın kazanmış olduğu tüm belediyelere kayyum atanmıştır. Bu haliyle bile yapılan operasyonların bir hukuki dayanağının olmadığı tamamıyla HDP’nin illegalize edilerek Kürt seçmeninin iradesi yok saymaya yönelik operasyonlar olduğu açıkça ortadadır.
HDP’ye yapılan operasyonlar sadece belediyelere kayyım atamalarıyla sınırlı kalmamıştır. Seçilmiş milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılarak milletvekillikleri düşürülmüş Eş genel başkanlar Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, ve birçok HDP milletvekili hukuka aykırı bir şekilde tutuklanmış aynı zamanda da birçok parti yöneticisine soruşturma başlatılarak siyasi hayatın dışına itilmeye çalışılmıştır. Siyasi soykırım olarak nitelendirilebileceğimiz bu durumun hukuki tanıma uygun hiçbir izahı yoktur.
İktidar ve ortağı MHP ile beraber yaptığı tüm hukuksuz operasyonlara rağmen HDP ayakta kalmış mücadelesinden ödün vermeden yoluna devam etmiştir. Ancak baskının dozajını her geçen gün arttıran iktidar HDP milletvekili, İnsan Hakları Savunuculuğu ile birçok kesim tarafından takdir edilen Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğini Anayasaya aykırı bir şekilde düşürülmüş ve ardından da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “HDP kapatılmalıdır” söyleminden günler sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Anayasa Mahkemesine HDP’nin kapatılması için dava açmıştır.
HDP’ye açılan kapatma davasıyla beraber 600’ü aşkın kişi hakkında da siyaset yapma yasağı getirilme amaçlanmaktadır. HDP’ye yönelik açılan kapatma davası ve yöneticileri ile üyelerine istenen siyaset yapma yasağı, toplumsal barışa hizmet etmediği gibi demokrasi ve hukuka olan ince bağın tamamıyla kopmasına neden olmuştur. Bu nedenle yapılan hatadan dönülmeli demokratik ve hukuk devleti şiarına uygun barışçıl adımlar atılmalı, Kürt siyasal hareketinin geçmişten günümüze vermiş olduğu zorlu demokrasi mücadelesine daha fazla engel olunmamalıdır.”
BİHA