Şanlıurfahaber; Zoonotik bir hastalık olan kuduz, etkin aşısı olmasına rağmen insanlarda ve birçok memeli hayvanda ölümcül seyreden beyin ve omurilik iltihabına yol açıyor. Şanlıurfa’da son iki ayda görülen kuduz vakaları dikkat çekiyor.
Siverek’te temmuz ayında sahibi olduğu köpek tarafından ısırılan genç mimar Lütfü Seray hayatını kaybederken, Bozova’da ağustosta kırsal Akmağara Mahallesinde rastlanan kuduz vakası sonrası mahalleye hayvan, hayvansal madde ve ürünlerin giriş ve çıkışları 6 ay yasaklandı. Akçakale’de ise kuduz tedavisi gördüğü hastaneden kaçan ve yakalandıktan sonra tedavisi sürdürülen Suriye uyruklu Hasan Halil Faras birkaç gün sonra hayatını kaybetti.
Tüm Türkiye kuduz nedeniyle tedirgin olmuş durumda.
Harran Üniversitesi Viroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veli Gülyaz, kuduz şüphesi durumunda hayat kurtaran yöntemi anlattı.
Kuduz hastalığının akut seyirde ölümle sonuçlanan viral bir enfeksiyon olduğunu kaydeden Gülyaz, kuduz virüsünde belirtilerin ortaya çıkma süresinin ısırılmadan sonra 20 günden 1 yıla kadar uzayabildiğine dikkati çekti.
GÜLYAZ: VİRÜS BEYNE ULAŞMADAN AŞININ YAPILMASI GEREKİYOR
Prof. Dr. Gülyaz, belirtilerin ortaya çıkmasının ısırılma bölgesiyle alakalı olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Özellikle insanlar özelinde bakarsak ayak bölgesinden ısırılmak ile boyun veya omuz bölgesinden ısırıldıktan sonra klinik belirtilerin ortaya çıkışı farklılıklar gösterir. Burada önemli olan ısırılma bölgesinin beyine olan uzaklığıdır. Virüs sinir sistemi yoluyla günde yaklaşık bir iki santim yol alır. Isırılma oluştuktan sonra o bölgede kas hücrelerinin üremesi meydana gelir, virüs bu kas hücrelerini yöneten sinirler yoluyla günde bir iki santim olmak şartıyla kademeli olarak beyne doğru bir yola çıkar. İnsanlarda, bağışıklık oluşumunda ısırılma olayından sonra yola çıkan virüsün beyne ulaşmadan aşılamanın yapılarak bağışıklığın oluşması gerekiyor. Eğer ısırılma bölgesi beyne çok yakınsa aşı yapılmasına rağmen hastalığın ortaya çıktığını görebiliriz. Bu durumda Hiperimmun serumu dediğimiz tedavi uygulaması hastalara yapılmaktadır.”
KUDUZUN İNSANDAKİ BELİRTİLERİ NELER?
Kuduzun insanlarda görünen belirtilerinin daha çok sudan korkma, sinirlilik hali, ışığa hassasiyet olduğunun altını çizen Veli Gülyaz, “Özellikle köpek, tilki ve kurtların tükürüklerinde virüs bulunmaktadır. Virüs beyinde üredikten sonra hayvanın tükürük bezlerine geçiş yapar, geçiş yaptıktan sonra salya yoluyla dışarı çıkmaktadır. Hayvanlar bu süreçte yutkunma felci geçirdiği için salyalarda bol miktarda virüs bulunur. İnsanların ısırıldıktan sonra ilk aşamada ısırılan bölgeyi sabunlu suyla yıkaması çok önemlidir çünkü virüs alkali ortama dayanıksızdır” dedi.
Harran Üniversitesi Viroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülyaz, kuduz hayvanlardan insanlara geçen bir enfeksiyon olduğuna vurgu yaparak, bu noktadaki mücadeleyle ilgili şu bilgileri aktardı:
“Mücadele, ülkemizde Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından her yıl çıkartılan genelgeler kapsamında sahalarda hayvanlara uygulanmaktadır. Birincisi, mihrak dediğimiz hastalık çıkan bölgelerde kedi, köpek, sığır, at gibi duyarlı hayvanların aşılanması, en az 3 yıl süreyle aşılanması yapılmakta. Yine aynı zamanda bu bölgede yaşayan yaban hayvanı tilki, kurt gibi canlıların uçakla havadan aşılanması yani ‘bayık’ dediğimiz şekilde bir kıyma parçasının içine aşıyı koyup uçaktan bu et parçalarını yaban hayvanlarının olduğu yere atarak hayvanların aşılanması bu şekilde yapılması sağlanıyor.”
Gülyaz, Türkiye’de bu uygulamanın Tarım ve Orman Bakanlığı’nın her yıl çıkarttığı hayvan haklarıyla mücadele kapsamında uygulandığını kaydetti.
“SOKAK KÖPEKLERİNİN MUTLAKA AŞILANMASI GEREKİYOR”
Özellikle yaban hayatında, tilkiler ve kurtlarda olan kuduzun şehir hayatına bulaşmasında bazı evcil hayvanların yaban hayatına atılmasının etkili olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gülyaz, “Bu köpekler yaban hayatına giriş çıkış yapıyor, yani şehirde yaşayan hayvanlar yaban hayatına giriş yapıyor, orada tilki, kurt gibi yaban hayvanlar tarafından ısırılmasıyla bulaşma meydana geliyor. Bu köpekler tekrar şehre gelerek hastalığın şehirde insanlar ve diğer hayvanlara bulaşmasını sağlıyorlar. Bu bakımdan sokak köpeklerinin mutlaka aşılanması gerekiyor bu yüzden mümkün olduğu kadar köpeklerin yaban hayatından uzak tutulması hastalığın şehir ortamında yayılmasının engellemek anlamında önem arz ediyor” diye konuştu.
Bİ-HA