ŞANLIURFA - Esnaf Sanatkarlar Derneği (ESDER) Şanlıurfa Şube
Başkanı Enes Bakırcı, Türkiye ekonomisinin düzelmesi için israftan kaçınmaktan
ihalelerde şeffaflığa, yönetici seçiminde liyakat prensibinden
adaletsizliklerin giderilmesine kadar birtakım tedbirler alınması gerektiğini ifade etti.
ESDER Şanlıurfa Şube Başkanı Enes Bakırcı, ülke ekonomisinin nasıl düzelebileceğine ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Ülkelerin ekonomisinin, hukukunun, demokrasisinin, insan hakları ve özgürlüklerinin birbiriyle irtibatlı olduğunu vurgulayan Bakırcı, “Bu istisnasız bütün dünyada bu değişmeyen bir kuraldır. Bizim ülkemizdeki ekonomik krizin sebebi de farklı değildir! Bundan dolayı tedbir alırken, bu değer yargılarının tamamının bir bütün olarak ele alınması gerekir. Masa dört ayaklı ise dördünün de sağlam olması şart. Aksi halde sonuç almak mümkün olamaz” ifadesini kullandı.
Bakırcı, israftan kaçınılması, ihalelerde şeffaflık, liyakat prensibine önem verilmesi gibi noktalara dikkat çektiği açıklamasında, şu ifadelere yer verdi:
“1- Öncelikle, Allahın haram kıldığı israf belasından uzak durmak lazım. Toplum İslam’ın değer yargılarından habersiz olduğu için, israfın da ne olduğu bilinmiyor!
* İsraf: Bir malı fazla harcamak değil, Allah’ın rızasının dışında harcamaktır.
* İsraf: Nimetin kaynağında Allah’ı görmemektir, nimetin sahibinin Allah olduğunu anlamamaktır.
Dolayısıyla ekonomimizin düzelmesi için israfın bitirilmesi gerekir. Bütün kamu kurum ve kuruluşları ile belediyelerdeki İsrafın önüne geçilmeli, her ne isim altında olursa olsun birden fazla alınan maaş ve ücretler derhal sonlandırılmalıdır. Bu uygulama gelenek haline getirilirse, ahlaki yozlaşmanın ve çürümenin önüne geçilemez. Ahlakın bittiği yerde her şey biter!
2- Devlette yönetici seçiminde, ehliyet ve liyakat prensibinden taviz verilmemeli, işler ehline teslim edikmeli ve denetim mekanizmaları harekete geçirilerek, hantal devlet yapısı işler hale getirilmelidir.
3- Tarımda, mutlak surette üretime ağırlık verilerek, üretim ve ona bağlı istihdam desteklenmeli, çiftçinin belini büken mozot, gübre vb. girdilerin fiyatları mutlaka düşürülmelidir. Tarımda, çok az emekle çok üretimin yapıldığı Hollanda modeli esas alınarak, gerçekten köklü bir reform yapılması gerektiğini unutmamak gerekir. Mevcut sistemde emeğin hakkını korumak çok zor! Çünkü üretici değil, aracı kazanıyor. Üreticinin eline bir şey geçmiyor maalesef.
4- Mera arazisi bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğumuz halde, hayvancılık gün geçtikçe can çekişiyor. Hayvancılığın geliştirilmesi ve kazançlı hale getirilmesi ile et ithalatının asgariye indirilmesi gerekir. İmkanları itibariyle, seksen değil, yüzseksen milyon insanı rahatlıkla doyuracak bir ülkenin bu hale düşürülmesi çok acıklı bir durum! Tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlılık bu ülkenin kaderi olamaz!
5- İhalelerde şeffaflık sağlanmalı, kamu bankalarından alınan kıyak krediler, tahsil edilmeli ve haksızlık yapan, kim olursa olsun mutlaka hesaba çekilmelidir.
6- Kamuda lüks otomobil saltanatına son verilmeli, israf kapıları tamamen kapatılmalı. Kamu zararı, sebep olanlardan tahsil edilmelidir. Devletin malı deniz, yemeyen .... zihniyeti çöpe atılmalıdır.
7- Sistem dört dörtlük, saat gibi çalışsa bile, adaletsizlik bitirilmeden ekonominin düzelmesi kesinlikle hayaldır. Bağımsız ve gerçekten tarafsız bir yargı mekanizmasının yerleştirilmesi şarttır. Ayarını bozduğun kantar bir gün gelir seni tartar. ‘Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun’ atasözleri boşuna söylememiş. Adaletin olmadığı yerde kesinlikle zülüm vardır”.
BİHA