ŞANLIURFA - İnönü Üniversitesi’nde eğitim felsefesi ve bilim felsefesi alanında dersler veren Prof. Dr. Kemal Duruhan, Göbeklitepe’deki üzerinde kuğu çizili olan T şeklindeki sütunun çok güçlü argümanlar barındırdığını söyledi.
Bizim Haber Ajansı'na (BİHA) özel açıklamalarda bulunan Duruhan, İbn-i Haldun’un tarihsel yöntemini kullanarak yaptığı yorumlamada söz konusu sütunun Nut tufanını anlattığını söyledi.
Kuğu şekilleri bulunan taşı yukarıdan aşağı doğru yorumlayan Duruhan, şunları ifade etti:
"Burada kesinlikle Nuh tufanı olayı anlatılıyor. Yukarıda bir delik var. Su, bir kaynaktan fışkırıyor, fışkırma sembolü olarak da her iki tarafa doğru bir açılım verilmiş. Sonra H harfi çizilmiş, bu bana göre geminin sembolü. Neden H harfi? Denge belirtiyor, yüzer bir cismi, dengede olması gereken cismi ancak böyle ifade edebilirsiniz. Sonrasında dalgalar var, yani kaynaktan çıkan su karadaki gemiyi itiyor ve dalgalar balıkların etrafa dağılması şeklinde ifade edilmiş. O zaman için keskin semboller beklememek lazım. Sonrası daha büyük balıklar var. Yine gemi H harfi olarak bir kez daha gösterilmiş. Yengeç ve dalga şeklinde gösterilen yılan balıkları var. Yukarıda kenarlar dağ silsilesi gibi çizilirken aşağıda geçiş ifade eden boşlukla gösterilmiş durumda. Bir geçiş var. Bunlara dağ sıraları diyebiliriz. Daha sonra geminin yönünün değiştiğini görüyoruz. Gemi, daha önce dalgalar ve su yönünde akarken dağ sıralarında geminin yönü değişmiş. H harfinin yönü bunu gösteriyor. Sol taraftaki dalga tipi şeyler hem dağları hem de suyun yukarı alanlardaki görünümünü ifade ediyor. Bu da Nuh tufanından sonra suların çekilme sürecinin uzun olduğunu gösteriyor. Burada flamingo kuşuyla ifade edilmiş bu. En üstte kuğular var, o da su hayvanıdır. Burada net şekilde Nuh tufanının anlatılma olayı var."
DURUHAN: İKİ BÜYÜK T TAŞI NUH VE KARISINI ANLATIYORProfesör Duruhan, Göbeklitepe, Nevali Çöri ve benzer kült yerlerinin Urfa bölgesine dağıldığına vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nuh tufanından sonra ben bu kült yerlerindeki taş çevrelerin, Nuh’un gemisini, içinde ortadaki iki büyük T taşının da Nuh’un kendisi ve karısını anlattığını düşünüyorum. Çünkü biz bunu Samsat Belören’deki kaya duvarı okumasında da gördük. Oradaki mağara çizimlerinde de var. Nuh’un kendisi ve karısı gemiye bitişik olarak çizilmiş. Yani Nuh tufanı olduktan birkaç bin yıl sonra o bölgeye insanlık dağılıp, bir süre sonra kabilelere ayrıldıktan sonra artık atalarının kendilerine anlattığı bu geçmişi ve atalarını anmak için, Tanrı’ya şükretmek için birtakım yerlere ve ritüellere ihtiyaçları vardı. Bunları gerçekleştirmek için bu kült alanlarını kurdular. Bunların da en gelişmişi Göbeklitepe olduğu anlaşılıyor. Buradan da tarihin en eski şehrinin de Urfa olduğunu veya o bölgede bulunduğu söyleyebiliriz."
Kemal Duruhan, "Göbeklitepe’de ortadaki iki büyük T taşının Nuh ve karısına ait olduğunu, etrafındaki T taşlarının da o zaman için bunları yad eden kutlayan insanların ataları olduğunu, taşların üzerindeki hayvan figürlerinin de Nuh’un gemisindeki hayvanlar olduğunu söyleyebiliriz" dedi.
"ÜSTLERİ HİÇBİR ZAMAN ÖRTÜLMEDİ""Göbeklitepe neden terk edildi ve Göbeklitepe’nin üstü örtülü mü?" sorularına da yanıt veren Duruhan, şunları söyledi:
"Buralardan insanlar ayrılırken üstlerinin örtüldüğü gibi bir şey olmaz, kimse bununla uğraşmaz. Göbeklitepe ve benzeri kült alanlarının üstü açıktı, hiçbir zaman örtülmedi. İnsanlar giderken de üstlerini örtmedi. Pekala bunlar nasıl kapandı? Milattan önceki yıllarda defalarca birkaç bin yıl aralıklarla çok şiddetli kum fırtınalarından dolayı içi toprak ve taşla doldu. Bunlar çok güçlü fırtınalardı. Buralar kullanılamaz hale gelince bölge terk edildi ya da bu işler başka ibadet yerlerine doğru evirilmeye gitti ve yenileri yapılmaya başlandı".
ÖZEL HABER – BİHA