Merkezi Diyarbakır’da bulunan Rengarenk Umutlar Derneği’nin pandemi döneminde çocukların yaşadıklarına ilişkin araştırmasında, çocuk işçiliğinin pandemi yasaklarıyla birlikte arttığı sonucu çıktı. Çocuk işçiliğini hak ihlali olarak değerlendiren sivil toplum kuruluşları ise topluma duyarlılık çağrısı yaptı.
Çocuklarla ilgili çalışmalar yürüten Rengarenk Umutlar Derneği, pandemi sürecinde birçok çocuğun çalışmak zorunda kaldığını fark edince, bu konuyla ilgili bir araştırma yapma kararı aldı. Diyarbakır’ın dört merkez ilçesini kapsayan araştırmada, değişik sektörlerde çalışan 155 çocuk ve 14 ebeveynle anket yapıldı. Anketin sonuçları basın toplantısıyla açıklandı.
Toplantıda ilk sözü alan Rengarenk Umutlar Derneği Yürütme Kurulu Üyesi Alper Yalçın, pandemi kısıtlamalarının çocukların hak ihlallerine uğramasına neden olduğu söyledi. İhlallerin başında çocuk işçiliğinin geldiğine dikkat çeken Yalçın, "Türkiye’deki pek çok kriz gibi, pandeminin neden olduğu krizde de en çok çocuklar etkilenmiştir. Pandemiyle birlikte çocuklarla ilgili pek çok kısıtlama yürürlüğe konulmuştur. Ancak bu kısıtlamalar çocukların pek çok alanda hak ihlaline maruz kalmasına sebebiyet vermiştir. Yaşanan hak ihlallerinin başında ise çocuk işçiliği gelmektedir. Kısıtlama kapsamında okulların kapatılması çocukların istihdam alanlarına yönelmelerine neden olmuştur” dedi.
Araştırma sonuçlarıyla ilgili verileri de paylaşan Yalçın, çocukların çoğunun bir yıl veya bir yıldan az süredir çalıştıklarına vurgu yaptı. Yalçın araştırmayla ilgili şu verileri paylaştı: “Sosyoekonomik koşulları nedeniyle çocuklar, uzaktan eğitime bağlanabilecekleri araçlardan yoksun oldukları için eğitim hakkına erişememişlerdir. Görüştüğümüz 155 çocuktan 26’sı pandemi bitse bile okula geri dönmeyeceklerini beyan etmiştir. Okula devam edeceğini belirten129 çocuktan 93’ü ise EBA’ya erişemediğini ifade etmiştir. Çalışan 155 çocuktan 112’si çalışma nedeninin, ailesine ekonomik destekte bulunmak olduğunu belirtmiş. 155 çocuktan 30’u bir yıldan az süredir, 83’ü ise en az 1, en fazla 3 yıldır çalıştığını ifade etmiştir. 3 yıldan az çalıştığını belirten çocukların ise atık toplama ve sanayi iş kollarına yöneldikleri görülmektedir. Çocuklardan 94’ü günde 7 saatten fazla çalıştığını ifade etmiştir. Çocuklardan 47’si çalışırken kaza geçirdiğini ifade etmiştir.”
Topluma duyarlılık çağrısı
Toplantıya katılan Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyeleri de, çocuk işçiliği konusunda duyarlılık çağrısı yaptı. Merkez üyelerinden Özge Samuk, toplumla birlikte çalışmanın önemine dikkat çekti. Topluma duyarlılık çağrısı yapan Samuk, “Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak bugüne kadar bu ihlallerinin önlenmesi için, hak ihlallerinin yok olması için, her ne kadar mücadele etmiş olmasak da, birlikte olmanın verdiği azimle, birlikte daha büyük mücadele vereceğimizi bildirmek isteriz. Ancak bu süreçte siz değerli toplumdan da istediğimiz bir şeyler var; Bizler bu alanda yetkili olan kişilerle birlikte hak ihlallerinin önlenmesi gerektiğini düşünen hak ihlallerinin yok olması gerektiği düşünen bütün herkesi bilinçlenmeye ve bilinçlendirmeye davet etmekteyiz" diye konuştu.
Merkez Başkanı Mehmet Emin Gün de çocuk işçiliğinin istismara en açık alan olduğunu belirtti. Çocuk işçiliğine bakışın birçok kesimde aynı olduğunu anlatan Gün, “Biz çocukların çalıştığı iş alanlarına baktığımız zaman ihmali ve istismarı en açık falandır. Çocuk istismarı ve ihmali baktığımız zaman çocuk hakkında sokakta çalışırken ihmal ve istismar ediliyor. Bu, çocuk işçiliğinin kendisinin de bir istismar olduğunu kabul etmekle başlaması gereken bir yargılama süreci, emeği çocuk emeğini kutsayan, yanlış bir yerden kutsayan bir bakış açısıyla, ki siyasilerin de bu konuda yaptığı açıklamaları görüyorsunuz ‘Alın teri aslan gibi çocuk çalışıyor ekmeğini kazanıyor’ gibi yaklaşımlar, aynı yaklaşımların yargı makamlarında olması dosyaların çoğunun düşmesine sebep oluyor” diye konuştu.
STK’lara denetim çağrısı
Toplantıda son sözü alan Genel-iş Sendikası 1 No'lu Şube Başkanı Kamuran Taş, denetim çağrısı yaptı. Taş, ilgili bakanlığın denetimlerinin teresiz olduğuna dikkat çekerek, “Hem sendikaların hem odaların konuyla ilgili bakanlığın çalışmaları olması gerektiğine biz de inanıyor ve düşünüyoruz. Bununla ilgili caydırıcı önlemler alınması gerekiyor. Her şeyi çalışma Bakanlığı'na bıraktığımızda maalesef bunlar gerçekleştiremiyor ve bunun denetimi bir şekilde yine sivil topluma kısmen sorunlar düştüğü gerçeğini de gizleyemeyiz. Dolayısıyla bunlarla ilgili stratejiler belirlenmeli ve buna dönük politikalar geliştirmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
VOA Türkçe’ye konuşan semt pazarında yük taşıyan çocuk işçiler ise okulların kapalı olduğu dönemde çalıştıklarını söyledi. Çocuklar aile bütçesine katkı sunmak için çalıştıklarını dile getirdi