AK Parti Bozova İlçe Başkanı Süleyman Deveci, son zamanlarda Şanlıurfa’da artan boğulma vakalarıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Tez zamanda önlemler alalım, aileler yok olmasın” dedi.
Şanlıurfa’da son 1 ayda 15 kişi Atatürk Barajı Göleti ve sulama kanallarında akıntılı suya kapılarak, hayatını kaybetti. Kentte vaka sayılarının artmasının ardından özelikle Atatürk Barajı Göleti çevresinde önlemlerin arttırılması konusunda öneriler sunuldu. Bu önerilerin başında mesire alanlarının bulunduğu bölgelere, insanların suya girebileceği plaj veya bu alanlarda yüzen havuzlar yapmak oldu. Ayrıca Atatürk Barajı Göleti kenarında cankurtaran bulundurulması talep edildi.
DEVECİ: ÖNLEMLERE DAİR HERHANGİ BİR YENİLİK GÖRÜLMÜYOR
AK Parti Bozova İlçe Başkanı Süleyman Deveci de, kentte yaşanan boğulma vakalarıyla ilgili çözüm reçetesini sundu. Ülke genelinde ve Bozova ilçesinde meydana gelen boğulma vakalarının devam ettiğine anımsatan Deveci, “Canımız yanıyor. Ancak canımızın yandığıyla bakakalıyoruz boğulanların ardından. Ülke genelinde 8 günde 43 insanımız boğularak can vermiş. Ölen kardeşlerimize Allah’tan rahmet kederli ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Çocuklarımız her gün boğulmaya devam ederken ne acıdır ki önlemlere dair herhangi bir yenilik görülmüyor” dedi.
Deveci, Atatürk Barajı Gölü’nün Türkiye’de 2’nci büyük gölü olduğuna vurgu yaparak, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Yanıbaşında mesire alanlarının olduğunu da biliyoruz.
Urfa’nın bu sıcağında gölün hemen yanıbaşındaki mesire alanlarına gidip ayağını suya değdirmek arzusu elbetteki insani bir duygu olsa gerek.
Ancak göl suyu derinliği ayağını atar-atmaz kayboluyor insan.
Ve tatlı su deniz suyu İle aynı kaldırma kuvvetine sahip değil. Bir dalgıç deniz suyunda dalmak İçin 8 kg’lık ağırlık kullanırken, tatlı suda bu ağırlık 2 kg’dır.
Dolayısıyla insan yüzme bilse dahi tatlı suda su üstünde kalmamak.
Saatlerce denizin üstünde kalabilen bir kardeşiniz olarak, baraj gölünde aynı yanılgıya düştüm ve boğulma tehlikesi geçirdim yıllar önce. Ve o gün-bugün bir daha ayağımı bile göl suyuna değirmedim bir daha. Çünkü göl suyunda yorulduktan sonra su üstünde dinlenme imkanı yoktur ve kişi çok iyi yüzse bile kıyıya varamadan boğulabilir.
En doğru davranış, göl suyundan uzak durmaktır...
Fakat, madem gölün hemen yanıbaşında mesire alanları yapmışız; önlem olarak “ Suya Girmek Tehlikeli ve Yasaktır” tabelası elbetteki yetmez. Ve bu tabela, biz temsil ve yetki makamlarının mesuliyetini ortadan kaldırmaz.
Yasak olan birçok şeyi yaptık ya da yapıyoruz. Önlem olarak, polis var, bekçi var, jandarma var, yargı var.
“AİLELER YOK OLMASIN”
Bu nedenle;
1- Mesire alanlarının olduğu bölgelere insanların suya girebileceği plaj yada plajlar yapmak veya bu alanlara yüzen havuzlar yapmak
2- Mutlaka cankurtaran görevlendirmek ve görevli cankurtaranların sürekli mobil halde mesire alanı çevresini kontrol etmeleri gerekir. (plaj yada gölün içinde havuz yapmak zaman alsa bile cankurtaran görevlendirmek aciliyetimiz olmalı.)
Mesire alanlarında görevlendirdiğimiz insanların sadece kapıda para almaları yada ofislerinde yüksek sesle müzik dinlemeleri bir önlem değildir.
Aileler yok olmasın...
Boğulma haberlerini okumak rutinimiz olmasın...
Buyrun, tez zamanda önlemler alalım...
Ve ne olur gençler, sudan uzak durun. Size yalvarıyoruz...”
BİHA